Duygu yogunlugu icinde gecen sahane bir haftasonunun ardindan hala aglak bir sekilde, yapay isik altindaki, duvara dayali calisma masama donmus bulunuyorum. Elindeki kucucuk isleri buyutmeye ve daha anlamli, yararli hale getirmeye calistigin noktada hem sorgulandigin hem de daha cok somurulmeye calisildigin bir yerdeyim. Ve ne yazik ki her yer oyle…neyse…
Cuma aksami bebek gibi uyuduktan sonra cumartesi muhtesem havanin esliginde Brighton’a, deniz kenarina gittik. Tam anlamiyla bahardan kalma bir gundu…deniz kenarinda yatip yuvarlandiktan sonra bilgisayar oyunlari oynadik (dim). Ilk defa denedigim dans oyunu sahaneymis!!! Karar verdim ileride evimde olmali (tabi bir evim ve iyi seviyede param olursa). Sonra konusmalar, konusmalar… faydali ama bir yandan da yorucu…o anda degil de sonradan keyfi cikan..Pazar gunu de parkta yuvarlandik yine..fotograf cekmeyi ogrendim (hem de dunyanin en muhtesem hocasi ve hediyesi esliginde) Geceyi bitirmeyip Luton Havaalani’nda uyuyarak sabahlamam, 'duty free’deki ayakkabicida husrana ugramam ve ucaga binerken gorevlinin 'sorry but I have to be cautious’ aciklamasiyla Ingiltere’ye gelmeye ve oradan Avrupa’ya donmeye curret eden bir Turk olarak yasal belgelerimi herkesi bekleterek anlamsizca birilerine bildirmesini sabirli bir sekilde beklememin ardindan tekrar Paris..yeni heyecanlar ve artan yapilacaklarla ayni donguye geri dondum..
Hava artik duzelmeli..
No comments:
Post a Comment