Duygu yogunlugu icinde gecen sahane bir haftasonunun ardindan hala aglak bir sekilde, yapay isik altindaki, duvara dayali calisma masama donmus bulunuyorum. Elindeki kucucuk isleri buyutmeye ve daha anlamli, yararli hale getirmeye calistigin noktada hem sorgulandigin hem de daha cok somurulmeye calisildigin bir yerdeyim. Ve ne yazik ki her yer oyle…neyse…
Cuma aksami bebek gibi uyuduktan sonra cumartesi muhtesem havanin esliginde Brighton’a, deniz kenarina gittik. Tam anlamiyla bahardan kalma bir gundu…deniz kenarinda yatip yuvarlandiktan sonra bilgisayar oyunlari oynadik (dim). Ilk defa denedigim dans oyunu sahaneymis!!! Karar verdim ileride evimde olmali (tabi bir evim ve iyi seviyede param olursa). Sonra konusmalar, konusmalar… faydali ama bir yandan da yorucu…o anda degil de sonradan keyfi cikan..Pazar gunu de parkta yuvarlandik yine..fotograf cekmeyi ogrendim (hem de dunyanin en muhtesem hocasi ve hediyesi esliginde) Geceyi bitirmeyip Luton Havaalani’nda uyuyarak sabahlamam, 'duty free’deki ayakkabicida husrana ugramam ve ucaga binerken gorevlinin 'sorry but I have to be cautious’ aciklamasiyla Ingiltere’ye gelmeye ve oradan Avrupa’ya donmeye curret eden bir Turk olarak yasal belgelerimi herkesi bekleterek anlamsizca birilerine bildirmesini sabirli bir sekilde beklememin ardindan tekrar Paris..yeni heyecanlar ve artan yapilacaklarla ayni donguye geri dondum..
Hava artik duzelmeli..
Saturday, March 28, 2009
Sunday, March 15, 2009
22/2/2009

Son gununde yakaladigim Luxembourg Muzesi'ndeki "Miro'dan Warhol'a" sergisi az ve oz koleksiyonuyla 20. yy resim sanatinin gelisimini kabaca gozler onune seriyordu (bu ifadeyi daha once hic yaziya dokmemistim sanirim). Aralarinda Dali, Mondrian, Warhol gibi sanatcilarin basyapitlarinin da bulundugu eserler tarih anlatiminin one ciktigi kronolojik bir duzen icerisinde sergileniyordu. Dolayisiyla sergi ziyaretcileri 'sesli rehber' (Turkcesi var mi bu kelimenin?!) almasalar bile eserlerle birebir iletisime gecmekten cok siralamanin bilgilendirici yonunu tecrube ediyorlardi. Bu anlamda serginin -sesli rehberin girisindeki serginin temelini olusturan kisisel koleksiyonla ilgili bilgiler de goz onunde bulundurulursa- amacladigi bilgilendirici, tarih anlatici uslubuna ragmen icerigini olusturan 20. yy resim sanatinin gelisimindeki dusunsel boyutu ziyaretciye aktarmakta pek basarili olamadigini soyleyebilirim. Her ne kadar farkli akimlardan keskin uslup orneklerini icinde bulundursa da kuratoryel calisma daha cok klasik zihniyetli koleksiyonculuk gelenegini oven klasik ve yaraticiliktan yoksun bir zihniyetin urunu gibi gorundu bana. mekanin ritmi ziyaretciyi sinirlayarak kendi duzeninin icine almakta ve oznel iletisimi -ziyaretci ve eser arasindaki- kisitlamakta basariliydi diyebilirim. Tabi bu konuda dar mekanda, birbirine alan birakmayan ziyaretci sayisinin da cok buyuk katkisi var-her ne kadar kalabalik sergi salonlari dogal olarak cok buyuk bir memnuniyetle karsilansa da..
En nihayetinde muzeden gayet memnun bir sekilde yeni kesiflerle ayrildim...
En sonunda oldu..ben de internet uzerinden sanal gunluk tutanlar kervanina katildim (en basit tanimiyla). Her ne kadar bu gunluklerin ozunde gorulenleri, gezilenleri, tavsiye ve uyarilari butunuyle biriktirme ve paylasma -romantik ‘gunluk tutma’ eylemine zit bir sekilde- durtusu olsa da bu girisim benim icin tamamen kisisel bir acilim (insanlik yararina olmayan). Sadece bir kisiye haber verilen, paylasir gibi yapan ama gorulsun istemeyen, belki de icten ice kesfedilmeyi bekleyen bir acilim..sanirim sirf bu gizli ‘kesfedilme’ durtusu beni bu noktaya getirdi. Her ne kadar geleneksel ve romantik bir sekilde surekli defter tutsam ve bu defterler hayatimdaki ayrintilar ve izlenimlerimle dolu olsa da iclerinde kisitli miktarda ‘dusunce’ ve ‘yaraticilik’ barindiriyorlar. Onlar daha cok hayatimin kagit uzerindeki ozetleri - ozellikle hafizamin zayifligi nedeniyle (ornegin) bir kitapla ilgili aldigim notun gercekte ne anlama geldigini saatlerce dusunup bir turlu bulamamam goz onunde bulundurulursa-. Sonuc olarak uzun yazi yazma aliskanligini edinemedigim icin kendimi dusunme eyleminden yoksun birakiyorum bir anlamda.
Bu girisimi farkli bir acidan degerlendirdigimde de icimdeki “yaratma” durtusunun pratik hayatimla bir turlu tam ortusememesinin rahatsizliginin artik dayanilmaz bir noktaya geldigini farkediyorum. Hicbir zaman ortaya koyacagim seylerle kabul gormeyi amaclamadim (durust olmak adina-en azindan bilincli olarak onceliklerim arasina koymadim). Ve buyuk egolarim olmadi doyurulmasi gereken (bunun da temeli kendine guvensizlige dayaniyor olabilir bilincaltinda). En nihayetinde nadide yeteneklerden biri olmadigimi da biliyorum ( ki nadide yeteneklere olan inancim da tartisilir-daha cok ‘gerekirci’ bir yaklasimim oldugunu soyleyebilirim). Biraz da tembel bir maymun istahliyim (ki en kotu kombinasyonlardan biri olarak tanimlanabilir). vs. vs.. icimdeki yaratma durtusunun pratige gecmek icin yaptigi en buyuk baski ya da kulucka doneminin sonu en cok okumaya, gormeye ve algilamaya basladigim donemde is hayatina bulasmam sonucu karsima cikti. Yapmak istedigim once sey varken baska seylerle ugrasip, kosarken yerimde sayiyormusum gibi hissetmekten biktim. Tanistigim (ki yine en yogun son 1 yil icerisinde) ilham verici, yetenekli ve olumlu insanlar kendilerine -yine uzerimde olumlu etkiler birakacak sekilde- gipta etmemi sagladi. En onemli sebeplerden biri de (hatta itiraf etmenin insani garip hissettirdigi) bana gore (tarafsizligim sorgulanabilir) cok yaratici ve kafasindakileri pratige -cok guzel bir sekilde- dokmeye baslayan, benim de bu anlamda kendimi daha cok sorgulamami saglayan bir sevgilimin olmasi (biyolojik ve sosyolojik gercekliklerin beraberinde getirdigi hassas noktalari itiraf etmesi garip oluyor her zaman).
…
Burasi benim yapmak istediklerimi pratige dokmem icin motive edici bir platforma donusebilir. Tamamiyle bana ozel ve kesfedilme/okunma/gorulme ihtimaliyle de yaptirimci. Dusuncesi bile heyecan verici…
Guzel bir baslangic, kotu bir site ismi!o kadar da olur…
Bu girisimi farkli bir acidan degerlendirdigimde de icimdeki “yaratma” durtusunun pratik hayatimla bir turlu tam ortusememesinin rahatsizliginin artik dayanilmaz bir noktaya geldigini farkediyorum. Hicbir zaman ortaya koyacagim seylerle kabul gormeyi amaclamadim (durust olmak adina-en azindan bilincli olarak onceliklerim arasina koymadim). Ve buyuk egolarim olmadi doyurulmasi gereken (bunun da temeli kendine guvensizlige dayaniyor olabilir bilincaltinda). En nihayetinde nadide yeteneklerden biri olmadigimi da biliyorum ( ki nadide yeteneklere olan inancim da tartisilir-daha cok ‘gerekirci’ bir yaklasimim oldugunu soyleyebilirim). Biraz da tembel bir maymun istahliyim (ki en kotu kombinasyonlardan biri olarak tanimlanabilir). vs. vs.. icimdeki yaratma durtusunun pratige gecmek icin yaptigi en buyuk baski ya da kulucka doneminin sonu en cok okumaya, gormeye ve algilamaya basladigim donemde is hayatina bulasmam sonucu karsima cikti. Yapmak istedigim once sey varken baska seylerle ugrasip, kosarken yerimde sayiyormusum gibi hissetmekten biktim. Tanistigim (ki yine en yogun son 1 yil icerisinde) ilham verici, yetenekli ve olumlu insanlar kendilerine -yine uzerimde olumlu etkiler birakacak sekilde- gipta etmemi sagladi. En onemli sebeplerden biri de (hatta itiraf etmenin insani garip hissettirdigi) bana gore (tarafsizligim sorgulanabilir) cok yaratici ve kafasindakileri pratige -cok guzel bir sekilde- dokmeye baslayan, benim de bu anlamda kendimi daha cok sorgulamami saglayan bir sevgilimin olmasi (biyolojik ve sosyolojik gercekliklerin beraberinde getirdigi hassas noktalari itiraf etmesi garip oluyor her zaman).
…
Burasi benim yapmak istediklerimi pratige dokmem icin motive edici bir platforma donusebilir. Tamamiyle bana ozel ve kesfedilme/okunma/gorulme ihtimaliyle de yaptirimci. Dusuncesi bile heyecan verici…
Guzel bir baslangic, kotu bir site ismi!o kadar da olur…
Subscribe to:
Posts (Atom)