Ayrica 'ozur' kavraminin olaylarin merkezine oturtulmasi noktasinda da rahatsizim. Onemli olan gecmis baskilarin, yikimlarin taninmasi, tartisilmasi ve yenilenmemesi icin mevcut sistem icindeki taslarin oynatilmasi. 'Ozur'un bu kadar metalastiriliyor olmasi bu tur hareketlerin belli kaliplara sikistirilmasina ve daha genis kitlelere acilamamasina sebep olabilir. Ayni fikirde olan insanlarin dayanismasi ve toplu hareketi tabi ki onemli. Ama bir diger nokta da derdini baskalarina anlatip, onlarla tartisabilmek. Insan haklari temelinde olaylari anlamaya calisan, farkli cevrelerden gelen kisilere 'ozur'cu anlayisla yaklasmak kapsayici bir iletisim yolu degilmis gibi geliyor. Ayrica 'ozur'un temelinde yine bir otekilestirme kodlamasi oldugunu dusunuyorum. Tabi 'hepimiz biriz' anlayisinin ne kadar dogru ve gercekci oldugu da ayri bir tartisma konusu. Ama benim derdim zaten kurulmasi zor ve kirilgan olan iletisim kanallariyla ilgili...
Su anda icinde bulundugumuz karamsar tablodaki en umut verici gelisme sivil toplum yapilanmasindaki hareketlilik. Guclu bir sivil toplum olmadan, koklu degisikliklerin gerceklesebilecegine inanmiyorum (hos ne olursa olsun bu degisiklerin gerceklesme potansiyeline olan inancim da tartisilir). Ayrica ne yazik ki bu bir etki-tepki meselesi. Sivil toplum tepkileri karamsar tablolar icinde daha cabuk orgutlenip yayilabiliyor...
bu haber uzerine yazilmistir;
Turkiye'nin Hakikatle Imtihani / Radikal - 27.11.2011
No comments:
Post a Comment